MÜJGÂN
Bir şehirde bir istasyon. İstasyonda bir ağaç. Ağacın altında bir kumral kadın ve bu şehir. Kıyısı olmuş kıyısız bir kadının. Bir anıyı başka anılarla örtmeye çalışan bir kadının. Yenilmeye ve yaralanmaya meyli olan bir kadının. Ne yaparsa yapsın, başka bir anının yeni öznesi olmayı vargücüyle reddeden deniz. Yüzleşmeye mi geldin ey kumral kadın, yoksa yeni anılarla kirletmeye mi bu şehri? Karar ver! Bak oradasın başın bir zayıfça o ğlanın omuzunda. O denizde yüzen siz değil misiniz ? Uzun bir bekleyişten sonra, bir eylül gününde, sokakta ona doğru koşan sen değil misin? Şu sahilde bağırarak şarkı söyleyen de siz değil misiniz? Kadehlerinizi bir otel odasında birbirinize kaldıran siz değil misiniz? Bu istasyona indiğiniz gün, sen ona teslim olmadın mı? Kaçma! Sen başını çevirsen de göreceksin, sen kulaklarını tıkasan da duyacaksın. Sen yeni bir hayatta bile bu şehire uyanacaksın. Kime gelirsen gel, bu sahilde kaldırdığın her kadeh...