MÜJGÂN

Bir şehirde bir istasyon.
İstasyonda bir ağaç.
Ağacın altında bir kumral kadın
ve bu
        şehir.
Kıyısı olmuş kıyısız bir kadının. Bir anıyı başka anılarla örtmeye çalışan bir kadının. Yenilmeye ve yaralanmaya meyli olan bir kadının.
Ne yaparsa yapsın, başka bir anının yeni öznesi olmayı vargücüyle reddeden deniz.
Yüzleşmeye mi geldin ey kumral kadın, yoksa yeni anılarla kirletmeye mi bu şehri?
Karar ver!
Bak oradasın başın bir zayıfça oğlanın omuzunda. O denizde yüzen siz değil misiniz ? Uzun bir bekleyişten sonra, bir eylül gününde, sokakta ona doğru koşan sen değil misin? Şu sahilde bağırarak şarkı söyleyen de siz değil misiniz? Kadehlerinizi bir otel odasında birbirinize kaldıran siz değil misiniz? Bu istasyona indiğiniz gün, sen ona teslim olmadın mı?
Kaçma!
Sen başını çevirsen de göreceksin, sen kulaklarını tıkasan da duyacaksın. Sen yeni bir hayatta bile bu şehire uyanacaksın. Kime gelirsen gel, bu sahilde kaldırdığın her kadehi ona içeceksin.
Bu şehri kirletemezsin kumral kadın. Bu şehri unutamazsın, bu şehri aşındıramazsın. Sonunu bildiğin yolun çıkmaz sokaklarından gitmeyi deneme.
Karar ver kumral kadın! Unutmaya mı geldin, yeniden hatırlamaya mı? Buraya gelip unuttuğunu sandığın hatıraların çukuruna düşürüyorsun kendini. Hala saçların uzun ve hala korkak bir kadınsın. Ve özgürlük hala sarhoş ediyor seni.
Bu şehri alt edemezsin kumral kadın, senin ellerin küçücük. Bu şehri yok sayamazsın, sen duvarların arkasını biliyorsun.
Karar ver kumral kadın!
Yoksa sen her defasında ölmeyi mi seviyorsun?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutuşturan

ÜTOPYA

GEMİ