Tutuşturan



Ankara’nın kaldırımlarında gençliğimi çürütüyorum.
Bir gün gitmeye mecbur olduğumu bilsem de her gün kalmak yeminleri ediyorum.
Ellerim ceplerimde sallanarak yürüdüğüm
bu sokaklarda sırlarım
utançlarım ve gözyaşlarım.
Bu kente geyikli geceler uzak!
Ne varsa elime yüzüme bulaştırıp
hesaplaşamadım, yarım yamalak
Elinden tutup ağlayan kumral bir kızı
Gelip
sana sığınıyorum.

Ben bugünden yarını biliyorum.
Farketmeseler de duvarların arkasını görüyorum.
Bu şehrin acımasızlığı
dilencilerin yüzlerinde
Bize de iyi davranmayacak biliyorum.
Biz kimsenin allı pullu çocukları değiliz.
Beklediği mutlak bir gün var.
Hissediyorum

Neyim varsa tortop edip
bir tepeye çıkıyorum.
Kıyısı yok..
Fırlatıp atsam bütün şehir mesul yaşanmışlıklarımdan.
Yapamıyorum.
Bu kente geyikli geceler uzak.
Tutup ağlayan kumral bir kızı
yanına geliyorum.
Gelip, sana sığınıyorum.

Ölü insanlar müzesi burası!
Bir tarafta intihar edenler
Bir tarafta deli gibi yaşamak isteyenler.
Farketmez!
Onların arasında uyuyup uyanıyorum.
Sırası var
Her gün birisi için mumlar ve türküler yakıyorum

Başucumda bir şiir!
Velevki şairine beş şiir yaktırmış olsun.
Biliyorum
Çok da uzak olmayan bir mesafeden onu izliyorum
Beş sigaranın beşini de ben içiyorum
“Sanki ben seni milattan beridir bekliyorum gibi gelir”
Kumral kızın sevinç çığlıklarını dinlemekten ben sana bir satır bile yazamıyorum
Gelip sana sığınıyorum.


https://youtu.be/hN_q-_nGv4U *

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜTOPYA

GEMİ