..ışıkların bittiği yerde



Bu şehrin el değmemiş iki yeri var
Yolu toprak,gidişi zahmetli...
Hala ağaçlar var ve uzakta yanan ışıklar.
Bu şehrin beni saklayan iki yeri var.
Tüm korkmuşluklarım, utanmışlıklarım ve ürkekliğim...
Bu iki yer beni tüm şehire karşı sarar sarmalar.
Topraklı yol bana bir şeyler vaadeder.
Tüm şehri tutar, çevirir; ayaklarımın altına serer!
Kaçarak gittiğim şehirlerden kaçarak buraya getirir beni ayaklarım.

Işıkların bittiği yerde deniz başlar.
Orda olduğunu bildiğim...ve yalnızca bildiğim.
Dokunamam, yasak!
Karşı konulmaz varlığına
Büyük bir acıyla
Bakıyor olabildiğime şükür etmeliyim.
Bu feci bir acı!
Tüm cihana karşı haykırışım bu iki yerde
beynim birkaç cümle kurabilmem için yalvarıyor!
Bir cümle kurmalıyım ve bana olan sağırlığını kırmalıyım!

Birisi öldü!
Zihnimde çırpınan
artık onun söyleyecek bir şeyinin kalmamış olması.

Toprak yolu geçtim
Dikenler battı ayaklarıma
                                    farketmedim!
Hava zifiriydi
                                     korkmadım!
Topraklı yol bana tüm şehri armağan etti
birkaç ağaçla birlikte
                                      istemedim!
Bana bu ölünün söyleyecek son bir şeyi olmalı!
"Senin gibi biri olsam, yaşamayı tercih etmezdim"
Hay hay Efendim!
Topraklı yolun armağan ettiği
Ağaç oldum ben.
İşte şimdi deniz oldum, koskoca şehir oldum, topraklı yol oldum

* https://youtu.be/sVUYboCn9KY *

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutuşturan

ÜTOPYA

GEMİ